Teknik Direktörümüz Jorge Jesus, UEFA Avrupa Ligi B Grubu maçında Rennes ile oynanan mücadelenin ardından yaptığı değerlendirmelerde şunları söyledi:
“Bir kere daha Fenerbahçe güzel bir maç çıkarttı. Maçın her anı güzeldi. 3-0’dan skoru çevirebilmeniz için inanmanız gerekir. Bugün de bunu yaptık. Kazanamadık ama beraberliği sağladık. Aynı zamanda taraftarlara seslenmek istiyorum. Oyuncular arasında ayrım yapmayın. İyi anlarda bizim güçlü olmamız için öz güvenli olmamız için bize her zaman destek oluyorlar ama oyuncular arasında ayrım yapılmasını istemiyorum. Bugün Altay’a tepkiler oldu. Ona gösterilen tepkiler bana gösterilmiş bir tepkidir. Ben de böyle bir şey görmek istemem. Böyle bir ortamda bulunmak istemem. O tepkiler Altay’a yapılmadı aynı zamanda bana da yapıldı. Bu şekilde olmaması gerekiyor. Evet takımlarını seviyorlar. Oyuncular arasında ayrım yapmasınlar çünkü ben yapmıyorum.
Rennes maçın başında bizi şaşırttı. Majer’i oynattıkları pozisyon, beklemediğimiz bir durumdu. İlk 30 dakika Fenerbahçe defansif dengeyi sağlamakta zorlandı ve Rennes takımı 3 kolay gol attı. Bizim de müdahale etmemiz gerekiyordu. Futbolda time out yok. Dolayısıyla maç içerisinde oyuncularımla iletişim de bulunup Arao-Crespo arasında pozisyon değişikliği yapmak durumunda kaldım. Çünkü Majer Crespo’nun arkasında sürekli boş kalıyordu. 3-1’e getirince maçı tekrardan çevirebileceğimize inandık. Devre arasında neleri düzeltmemiz gerektiğini konuştuk. 1 gol atarsak, beraberliği ya da galibiyeti getirebileceğimize inanıyorduk. Miha’nın güzel bir frikik golünden sonra daha da çok inandık. Bir şeyler yapmamız, müdahale etmemiz gerekiyordu. Bunları da yaptık.
Zico’nun rekorunu (Avrupa’da 9 maç kaybetmemek) kırmak tabii ki isterim. Çünkü bu kazanarak devam ettiğimizin bir göstergesi olurdu. Zico benim iyi bir arkadaşım. Ben Flamengo’da çalışırken biliyorsunuz ki o Flamengo takımının bir numaralı idolü. Kendisiyle bazı röportajlar gerçekleştiriyorduk. Kendisinin bir YouTube kanalı var ve zaman zaman bir araya geliyorduk. Bu rekorda onun adımlarını takip etmek benim için bir mutluluk.
Maçın ilk yarısında rakibimiz çok fazla boşluk buldular, çok etkililerdi. Lovro Majer oyundan düşmeye başladıktan sonra biz daha fazla boşluk bulduk. Bu da bizim işimizi kolaylaştırdı. Taktiksel pozisyonumuz daha iyi seviyeye çıktı. Daha fazla top tutmaya ve şut çekmeye başladık. Maç da bu şekilde değişti bizim açımızdan. Tabii ki daha fazla top tuttuğunuz zaman gol atmaya daha çok yaklaşmış oluyorsunuz. Rennes Avrupa’nın en üst seviye takımlarından biri, bununla ilgili hiçbir şüphemiz yok. Tahminimce PSG ligi birinci bitirecek, Rennes takımı ikinci ya da üçüncü bitirecektir. Çok kaliteli ve çabuk bir takım. Fransa Ligi’nde PSG’den sonra en çok gol atan ikinci takım; 25 gol attılar. Bu da onların ne kadar iyi bir takım olduklarının göstergesi. Biz iyi bir başlangıç yapamamıştık ama daha sonra hatalarımızı düzelttik. Defansif organizasyonumuz daha iyi bir seviyeye geldi. Bugün ikinci yarıda fark yaratan faktörler bunlardı. Zaten bunların olacağını devre arasında oyuncularıma söylemiştim. Rakibimiz ilk yarıda üst düzey bir önde baskı yaptı. Tıpkı Fenerbahçe’nin diğer rakiplerine yaptığı gibi. Bizi oynatmadılar, dolayısıyla biz de topu tutamadık. Hiçbir takım 90 dakika boyunca bu tempoda baskı yapamaz. Aynı şey Fenerbahçe için de geçerli. O yüzden futbol bir oyun ve bu oyunu hem pozitif hem de negatif yönleriyle oynamayı bilmeniz gerekiyor. Bizim açımızdan belirleyici faktör buydu. Şu an Fenerbahçe hem mental hem de psikolojik olarak çok güçlü. Bize karşı kazanmak kolay değil.
Her oyuncu, her teknik direktör böyle bir skoru koruyamadığı zaman suçlu hisseder. Antrenörler ve oyuncular böyle durumlarda sorumluluğu endi üstlerine alırlar. Onlar da bu şekilde düşünüyorlar. Bence daha çok Fenerbahçe’nin hakkının verilmesi gerekiyor. Hakem son düdüğü çalmadan hiçbir maç bitmiyor. Fenerbahçe gibi savaşan, inanan sonuna kadar maçı çevireceğine inanan takımlara karşı oynuyorsunuz bu durum daha da zorlaştırıyor. İşin sırrı inanmak. Kaybetmedik, kazanamadık da. Berabere kaldık. Grubun son maçında birincilik için mücadele edecek. Bu sezon takım Avrupa’da güzel bir yolda ilerliyor. Umarım son maçta sonra altın anahtarı alan biz oluruz. Daha fazla gol atarak kazanırız ve gruptan birinci çıkarız.
Biz 3-4 güde bir maç yapmanın bedelini ödüyoruz. Genelde bu tarz durumlarda takım içerisinde daha çok süre alan oyuncular sakatlık riskinin limitinde olurlar. Bu benim tahmin ettiğim bir durumdu. Attila, Gustavo, Serdar Aziz neredeyse her maç 90 dakika oynuyorlar, dinlenme fırsatları olmuyor. Dolayısıyla her an sakatlanabilecekleri ihtimalini ön görüyorduk. Belirtmiş olduğum gibi içinde bulunduğumuz durumun bedeli. Haftada 1 maç yapıyor olsaydık böyle bir risk olmazdı. Sahada 3 stoperle oynuyoruz ama savunma esnasında arka hattı dörtlüyoruz. Elimde bir stoper daha olsa iyi olurdu çükü Luan Perez’in ne aman döneceğini bilmiyoruz. Gustavo da bir kas sakatlığı yaşadı, minimum 2 maç olmayacak gibi gözüküyor. Dolayısıyla futbolda bu tarz şeyler olabiliyor. Bunların üstesinden gelmeniz lazım. Takıma bir pozisyonda oyuncu katılacak olsa stoper isterdim.
Fenerbahçe oyuncuları biliyor ki hepsi benim için çok önemli. Üç günde bir maç yapıyoruz, dolayısıyla sürekli rotasyon yaptığımı da biliyorlar. Bu maçta çok fazla yapamadım. Başakşehir maçından 3 oyuncu değiştirebildim. Hepsi benim için çok önemli. Fenerbahçe taraftarları da bilmeli ki takımımızda herkes önemli. Takımınızı seviyorsanız oyuncular arasında ayrım yapmamanız gerekiyor. Takım acı çektiğinde acı çekmeniz, takım mutlu olduğunda mutlu olmanız gerekiyor. Tabii ki takımlarını çok seviyorlar. Bazı oyuncuları daha fazla sevmeleri normal ama herkese saygı göstermeleri gerekiyor. Hiçbir insan çocukları arasında ayrım yapmaz, çocuklarını eşit sever. Futbolda da Fenerbahçe taraftarı için bu şekilde olmalı. Para size galibiyet getirmiyor ama en iyi oyuncuları takımınıza almanızda yardımcı oluyor. Bugün Rennes takımının ön bölgesinde oynayan üç oyuncusu 70 milyon Euro. Yani Rennes takımı bir oyuncuya 20-30 milyon Euro ödeyebiliyor. Yani bugün herhangi bir takıma karşı oynamadık. Taraftarlarımızın bunu anlamasını istiyorum. Maçı bizim için zorlaştırdılar. Taraftarın takıma hep inanması gerekiyor ki bugün bunu yaptılar. Hem oyuncuları hem de taraftarlarımızı tebrik ediyorum. Taraftarlarımız sonuna kadar inandığı için beraberliği yakalayabildik. Taraftarların ve oyuncuların birlik olması gerekiyor. Ancak bu şekilde bir takım olabiliriz. Sadece kazandığı zaman takımını alkışlayan taraftar benim için sıfırdır. Dolayısıyla her maç eşit olması gerekiyor. Ben buraya bu yüzden geldim. Buraya gelirken Fenerbahçe taraftarlarının takımlarını ne kadar sevdiğini hissettiğim için geldim.”