Fenerbahçe tarihinin en karanlık günlerinden biri olan 4 Nisan tarihinde başlatılan FENER OL kampanyasının lansmanının yapıldığı organizasyonda Başkanımız Ali Koç açıklamalarda bulundu.
Başkanımız yaptığı konuşmada şunları söyledi:
“Eski Divan Başkanımız Sayın Yüksel Günay’ı ölümünün 5. yıldönümünde saygı, sevgi, şükran ve rahmetle anıyoruz.
Bu gecemiz uzun olacak. Hep beraber olacağız. Size Şükrü Saracoğlu Stadı Fenerbahçe TV stüdyolarından hitap ediyorum.
1907’de, doğdu aşkımız deriz.
1907’de,
Bir Fener yandı…
O fener, milyonlara umut oldu, söz oldu, yemin oldu.
O UMUT, bizlere inanmayı, azmetmeyi, sabretmeyi ve her şeyden önemlisi asla vazgeçmemeyi öğretti.
O SÖZ, tarifi olmayan sevgi ve aidiyeti, “son sözümüzün FENERBAHÇE” olduğunu gösterdi,
O YEMİN, birlikte var olmanın, bir olmanın, biz olmanın değerini yüreklerimize işledi…
Biz ki bu ülke ve arma uğruna gerektiğinde canlar veren,
Her zaman ve her koşulda Çubuklu’nun yanında olan,
Milyonlarca taraftarımızla yan yana, omuz omuza Fenerbahçe büyüklüğünü haykıran,
Haksızlıklar karşısında da asla yılmayan,
Büyük Fenerbahçe Ailesiyiz.
En zor günlerimizde, herkese kenetlenme ve mücadele ne demektir gösteren, geri dönüş ve dirilişlerin eşsiz simgesi olan,
Ve bugün, 4 Nisan’da yine hep birlikte omuz omuza yepyeni bir mücadeleye daha başlıyoruz.
4 Nisan bizler için çok önemli bir tarih;
Bundan tam “1462” gün önce, 4 Nisan 2015’te Fenerbahçe’nin 40 canını taşıyan takım otobüsümüz Rizespor deplasmanı dönüş yolunda kurşunlandı.
O kara günde, Fenerbahçe’nin canına kıymak, varlığına kast etmek istediler.
Şanlı galibiyetler, sayısız şampiyonluklarla dolu tarihi,
Fenerbahçe ile yaşayan, onunla nefes alan taraftarları,
Koskoca bir camia ve umut dolu yarınları HEDEF ALINDI!
Bu kalleş saldırı, sadece şanlı 112 yıllık tarihimizin değil aynı zamanda Türk sporunun da en kara günlerinden biridir.
Bu hain plan hedefe ulaşsaydı dünya spor tarihinin de en kara günlerinden biri olacaktı.
Çok şükür ki ülkemizi kaosa sürükleme amacı taşıyan bu olay son derece hafif atlatıldı.
Ancak bir o kadar da düşündürücü ve acıdır ki bu olayın failleri hala bulunamadı, sebepleri ortaya çıkartılamadı.
Bu karanlık olayın unutulmaması ve açıklığa kavuşması adına bugün Fenerbahçe simsiyahtı. Fenerbahçe’yi kararttık.
Bu saate kadar Fenerium’lar açılmadı,
FBTV ve Fenerbahçe radyosu tarihinde ilk defa yayınlarını kesti,
Resmi web sitemiz, sosyal medya hesaplarımız kapatıldı,
Fenerbahçe bayrakları yarıya indirildi,
Kulüp telefonları ve e-mailleri yanıtlanmadı,
Stat turları gerçekleşmedi,
Alex ve Lefter heykelleri örtüldü …
Bu korkunç olay aydınlatılana kadar biz görevde olduğumuz müddetçe her 4 Nisan’da da benzer eylemlerde bulunacağız.
Bugünkü eylemimizin taraftarlarımız tarafından da benimsenmesi ve sahiplenilmesi memnuniyet vericidir.
Zira bu eylemi sadece kulüp olarak değil camia olarak sonuca varana kadar her sene gerçekleştirmeliyiz. İnşallah bir gün gerçekleşir, gerçekleşmediği takdirde bizden sonraki yönetimlerde bu günü unutmamak, unutturmamak adına benzer eylemlerde bulunurlar.
Çünkü onlar bizim bir saat dahi katlanamayacağımız bu ayrılığı, en ağır şekilde yaşamamızı hedeflediler. Ama başaramadılar…
Allah sadece bize değil hiçbir camiaya ve ülkemize böyle kara bir gün daha yaşatmasın.
BUGÜN, 1462 gün sonra Fenerbahçe’ye kast edenlerin, ülkemizi hedef alanların hala bulunamadığı, özgürce sokaklarda dolaştığı O KARA GÜNÜN YILDÖNÜMÜNDE,
Fenerbahçe’yi yıkabileceğini sananlar bir kez daha gördü ki;
Bu kulüp
Ne işgal güçleriyle,
Ne 3 Temmuz ve 12 Mayıs hain Fetö saldırılarıyla
Ne de 4 Nisan’la yıkılmadı, dimdik ayakta durdu.
Kimse akıllarımızdan armamızı, hafızamızdan sarı-laciverti, kalplerimizden Fenerbahçe’yi silemez!
Fenerbahçe tarihinin yaşadığı en karanlık günlerden birinin yıldönümünde özellikle seçtiğimiz bu tarihte daha aydınlık yarınlarımız için yola çıkıyoruz.
BUGÜN geleceğimiz için hep birlikte yazacağımız tarihi hikâyenin ilk günü.
Bu gece el ele, gönül gönüle, omuz omuza vererek bir asrı devirmiş köklü Çınarımızı aydınlık yarınlara taşıyacak, yeni dallarıyla daha çok güçlenmesini sağlayacak Fener Ol kampanyamızı başlatıyoruz.
Fenerbahçe Spor Kulübü olarak yakın tarihimizde ilk defa bu kapsamda bir finansal destek kampanyası gerçekleştiriyoruz.
Daha evvel farklı kulüpler tarafından yapılan benzer kampanyalardan bizi ayrıştıran en önemli unsur inanıyorum ki kampanyamızın sonuçları olacaktır.
Daha önce gerçekleştirilen kampanyaların sonuçlarına baksaydık yola çıkmaya hiç cesaret etmememiz gerekirdi.
Ancak bizim kampanyamızın sonuçları, bir adım daha öteye giderek söyleyebilirim ki dünyada bir spor kulübünün gerçekleştirdiği en başarılı örnek kampanyalardan biri olacaktır.
Bu inanca beni sevk eden en önemli unsur ise; Fenerbahçe’ye iyi gününde, kötü gününde, sevincinde, üzüntüsünde kalıplara sığmayan, tarifi mümkün olmayan bir sevgiyle bağlı olmamızdır.
Tarihimiz de bunun sayısız örnekleriyle doludur.
Fenerbahçe ve Fenerbahçelilik, bir spor kulübü ve taraftarlık olgusundan çok öteye bir kültür, bir felsefe, bir duruştur.
Tarihi bir örnekle duygu ve düşüncelerimi desteklemek istiyorum;
Niye bu kadar başarılı olacağımıza inanıyorum? Bunu tarihi bir örnekle ifade etmek istiyorum.
Bilenler bilir. Genç taraftarlarımız da genellikle bilmeyebilirler.
1932 yılının 5 Haziran’ı 6 Haziran’a bağlayan gecesinde Fenerbahçe’nin Kuşdili’ndeki ahşap lokali cayır cayır yandı.
Kulübümüze ait neredeyse her şey kül oldu. Çok az şey yangından kurtuldu. Kulübümüz yuvasız kaldı.
O dönemde Fenerbahçemiz için yardım kampanyası başlatıldı. Gazeteler her gün bağış yapanların isimlerini yayınlamaya başladı.
20 Haziran’a kadar, 14 gün içinde o dönemin parasıyla 790 lira bağış toplanıyor.
21 Haziran 1932 günü Cumhuriyet Gazetesi’nin baş sayfasında “Gazi Hazretleri Fenerbahçe’ye 500 lira teberru ettiler” haberi yer alıyor.
Bu bağışla toplanan miktar 1290 Lira oluyor.
Ulu Önder bunu devlet kaynaklarından değil, kendi maaşından kesilmesi talimatını veriyor.
Kampanya, Atatürk ve diğer Fenerbahçe sevdalılarının, yapmış oldukları destek ve hassas duruşla Fenerbahçe’mizi sahiplenip zor günleri geride bırakılmasına imkan sağlayarak tarihe geçiyor.
Şimdi, bu gururlu örnekten yola çıkarak bir kez daha Fenerbahçeliler olarak hep beraber neler başarabileceğimizi göstererek tarih yazmanın zamanı, hem de tam zamanı.
Bu akşam sizlerle kampanyamızın Fenerbahçemiz için neden önemli olduğunu, niye kurgulandığını, uzun süredir yapılan planları, uzun süredir kurgulanmış bir stratejinin parçası olduğunu ve nasıl iştirak edebileceğinizi anlatacağım.
Gecenin ilerleyen saatlerinde, yöneticilerimiz, sporcularımız ve hocalarımız, Fener Ol gönüllülerinin, derneklerimiz ile yapılacak bağlantılar ile kampanyamız ile ilgili videolar paylaşacağız.
Öncelikle ve özellikle bir konuyu üzerine basarak dikkatinize getirme ihtiyacı duyuyorum.
Etraflıca düşünülerek ve her bir ayrıntısı titizlikle planlanarak hayata geçirilen Fener Ol kampanyamız, Fenerbahçemizin ekonomik özgürlüğüne kavuşması için belirlediğimiz stratejimizin adımlarından ve dönüm noktalarından bir tanesidir.
Yani ne demek istiyorum. Göreve geldiğimizde çizdiğimiz yol haritasında önemli temel taşlarından bir tanesi bu kampanyadır. Sadece bu kampanya ile ekonomik özgürlüğümüze kavuşmayacağız ama bu kampanya fitili ateşlemek açısından son derece önemlidir.
Birazdan sizinle paylaşacağımız seçim dönemine ait konuşmalarımın yer aldığı videoda da kampanyamızın başkan seçildiğim taktirde hayata geçirmek istediğim stratejilerden bir tanesi olduğunu açık ve net şekilde göreceksiniz.
Niye bunları size söyleme ihtiyacı duyuyorum? Çünkü bazı kesimlerden kampanyanın alelacele ihtiyaçlar doğrultusunda, bugünden yarına ortaya atılmış bir fikir, bir olay olarak yansıtıyorlar. Şimdi birazcık geriye dönme ihtiyacı duyuyorum.
Adaylığımı açıkladığım ilk güne dönecek olursak;
Fenerbahçemiz için bu onurlu göreve talip olmamdaki en önemli sebep, kulübümüzün finansal bağımsızlığını tehdit edecek noktaya gelen mali sorunlarımıza acilen tedbirler alınması, çözümler üretilmesi zorunluluğuna olan inancımdan kaynaklanmaktadır.
Bir hatırlatma yapmam gerekirse; 2018 yılının ocak ayından itibaren yola çıktığım ilk günden beri Türk futbolunun mali açıdan bir çöküş içinde olduğunu, Avrupa ile aramızın kapanamayacak derecelerde, her geçen gün açıldığını, mevcut yapısal sorunlarımızla devam edemeyeceğimizi mütemadiyen gündeme getirdim.
O dönemde bizimle beraber bu vahim duruma yüksek sesle dikkat çeken bir tek kişi vardı, O da Milletvekili Sayın Saffet Sancaklı’ydı.
Ancak bugün geldiğimiz noktada sadece Süper Lig değil, alt ligler de dahil olmak üzere Türk futbolunun içinde bulunduğu mali kaos, FIFA dosyaları, ödenmeyen personel maaşları, nakit darboğazı, futbolumuzun marka itibarını tahrip eden transfer yasakları gibi hususlar spor kamuoyunun en önemli gündemi haline gelmiştir.
Biz kendi işimize bakalım. Fenerbahçemiz özelinde baktığımızda ise seçim kampanyam süresince yaptığım her konuşmamda içinde bulunduğumuz mali darboğazın neticesinde oluşan borç sarmalının sürdürülemez olduğunu sürekli dile getirdim.
Gelinen noktaya bugünden yarına gelinmediğini, dolayısıyla çözüme de bugünden yarına ulaşılamayacağını, mali sıkıntının boyutu açısından herhangi bir kişinin veya bir yönetimin ya da bir yönetim döneminin tek başına bunun altından kalkamayacağını, kimsenin elinde sihirli bir değnek olmadığını; bu içinde bulunduğumuz durumu ancak ve ancak uzun vadeli gerçekçi bir planlama, sabırlı ve disiplinli bir mali yönetim, camiamızın bir seferberlik ruhu içinde topyekûn kulübümüze sahip çıkarak atlatabileceğimizi çok açık, seçik, net bir dille anlattım.
Göreve geldikten sonra da karşılaştığımız tablo karşısında, kongre sürecinde hazırladığımız kısa, orta ve uzun vadeli planlarımız nelerdi ve şu ana kadar neleri hayata geçirdik, bunları sizlere anlatacağım.
Ancak bu noktaya gelmişken şuna değinmek istiyorum; aradan geçen 10 ay süresince bugün geldiğimiz noktada camiamızın küçük bir kesimi de olsa kulübümüzün içinde bulunduğu mali sıkıntıların ciddiyetini kavrayamadığı hatta hafife aldığını, bu durumdan çıkmak için mevcut yönetimin ne gibi fedakarlıklar yaptığını, ne kadar çaba sarf ettiğin kavrayamadığını ya da kavramak isteyemediğine üzülerek şahit oluyorum. Demek ki tam anlatamamışım, biraz daha bilgi vermem gerekiyormuş. Biz mümkün olduğu kadar şeffaf olmaya çalıştık ama bunu yaparken de kol kırılır, yen içinde kalır mantığı, ruhuyla konuları ele aldık. Anlıyorum ki, biraz daha şeffaf olmamız gerekiyormuş.
Gelelim şimdi planlarımıza.
Uzun vadede Fenerbahçemizin sürdürülebilir sportif başarıyı yakalayabilmesi için sağlam bir mali yapıya ulaşmasının planını geliştirdik ve bunu geldiğimiz ilk günden beri de uygulamaya çalışıyoruz. Bu plan 4 ayaklı bir plan.
Kısa vadede mali açıdan rahatlatacak tedbirlerin ivedilikle alınması,
Yine kısa vadede kitlesel destek kampanyamızla camiamızı harekete geçirmek. Yani bugün.
Orta ve uzun vadede de, yönetimimiz süresince –her seferinde 2 dönem gerektiğini, bu değişimi, dönüşümü yapabilmek için 6 sene gerektiğini ifade ediyorum- en az 2 mümkünse 3 defa Şampiyonlar Ligi’ne gitmek. Şampiyonlar Ligi’ni özellikle ifade etmek istiyorum. Zira yeni formatta Şampiyonlar Ligi’nde gol dahi atmasanız, puan dahi almasanız kazanılan gelirler ciddi seviyelere ulaşmıştır. İleride Kulübümüzün mali açıdan rahatlayabilmesi için bu pastada bizim de payımızın olması gerekiyor.
Planlarımızın 4. ayağı ise, uzun vadede geliştireceğimiz altyapı kültürü ve scouting yatırımlarıyla hem sportif hem de ekonomik açıdan kulübümüze katkı sağlayacak futbolcular yetiştirmek, transferler yapmak… Dikkat etmişsinizdir ki göreve geldiğimiz günden beri pek çok genç futbolcumuzla profesyonel mukaveleler imzaladık. Devre arası transfer penceresinde yaşları 13 ila 17 olan 13 genç arkadaşımızı kadrolarımıza kattık. Burada 3 kriteri dikkate aldık; birincisi aileden Fenerbahçeli olmaları, ikincisi mevkilerinde yetenekli olmaları, üçüncüsü de okul averajlarının 85-90 ortalamasının üzerinde olması. İnşallah ektiğimiz bu tohumlar ileride meyve verecektir.
Bu 4 ayaklı planın ilk ayağında yani kısa vadeli planlarımız doğrultusunda göreve geldiğimizden itibaren neleri gerçekleştirdik?
Kesinlikle bizim sebebiyet vermediğimiz, kulübümüzün geçmiş dönemlerden sarkan ve gelecek aylarda karşılanması gereken yükümlülükleri için acil sıcak para girişine ihtiyaç vardı.
Bu bağlamda yönetimi devraldığımızdan beri Fenerbahçe Spor Kulübü’nün ana hissedar olarak kulübümüzün ve küçük hissedarlarımızın sermaye artışına katılımı yönetim olarak şahsi kefaletlerimizle aldığımız düşük faizli kredi ve getirdiğimiz sponsorluklar ile 10 ay içerisinde toplamda 140 milyon dolar kaynak sağlayarak bu acil ihtiyaçlarımızı karşıladık.
Yeri gelmişken küçük hissedarlarımıza, sermaye artışımıza %100 katılım sağladıkları için teşekkür etmek istiyorum.
Bu 10 ayda sağlanan kaynağa ilaveten taraftarlarımızın vermiş olduğu destek ve göstermiş olduğu ilgi sayesinde kombine ve Fenerium satışlarımızda büyük artışlar yaşadık. Bildiğiniz gibi tüm kombinelerimizi sattık. Fenerium’da hali hazırda rekor satış yılı olan 2012 yılına yakın, biraz altında forma satışı yaptık. Göreve geldiğimizde sattığımız geçen yıl formalarını da eklersek rekor yılımızın üzerinde satış yaptık. Bunun için taraftarlarımıza şükranlarımı iletirim.
Bu gelir artışları için ele alırsak ne yazık ki kulübümüzün kasasına dahi girmeden her bir kuruşu finans kurumlarına giden bu gelir artışını, nakit ihtiyaçlarımızda kullanamadık. Yani sene içinde oluşan nakit ihtiyaçlarımızı kullanamadık.
Kısa vadede yarattığımız finansal kaynaklar ve mali yönetim sayesinde hem şu ana dek olan yükümlülüklerimizi yerine getirebildik hem de finansal borç stoğumuzu az da olsa 15 milyon Euro azaltabildik.
Şunu da vurgulamamız lazım; alınan ve satılan oyuncu dengelerinde bu sene hiç zarar etmedik, eksiye düşmedik. Şunu ifade etmek istiyorum; sıcak para olarak bahsettiğim 140 milyon doların 1 kuruşu transfer satın almalarına ve kiralamalara kullanılmadı.
Hatta UEFA uzlaşma anlaşması kapsamında önemli bir kriter olan sporcular dahil tüm personel giderlerinde geçmiş sezon 93 milyon Euro seviyesindeki giderimizi, bu sezon 80 milyon Euro seviyesine indirmiş bulunmaktayız. Burada da gidecek daha çok yolumuz var.
Finansal açıdan tüm bu olumlu gelişmelere rağmen kulübümüz mali olarak sadece 10 ay nefes alabildi ve hedeflediğimiz noktaya gelme açısından daha yolun çok çok başındayız.
Camiaya Sesleniş konuşmalarımda da ifade ettiğim gibi bu aydan itibaren bu kampanya olmadan önümüzü göremiyoruz.
Ekonomik özgürlüğe kavuşmamızın kısa vadeli planını hayata geçirdikten sonra, ikinci önemli adımımız olan kampanyamız, nakit akış ihtiyacımız ve borç stoğumuzun yönetimi için beklediğimiz gibi büyük bir zorunluluk haline gelmiştir.
Buna ilaveten kampanyamızın çok önemli bir ayağı daha bulunmaktadır. Yani işleri çevirebilmemiz için kaynak çok önemli ama bir konu için daha aynı şekilde önem arz etmektedir. Az önce size 4 ayaklı uzun vadeli stratejimizden bahsettim. Bu ayaklardan bir tanesi, önümüzdeki 5 sene içinde en az 2, mümkünse 3 ya da daha fazla Şampiyonlar Ligi’ne katılabilmek. Yani uzun vadeli stratejimizin 3. adımı olan Şampiyonlar Ligi’ne katılım noktasında… Burada Financial Fair Play devreye giriyor.
Bildiğiniz gibi, 2016 yılında UEFA ile kulübümüz arasında Finansal Fair Play kapsamında hazırlanan uzlaşma sözleşmesi, bu senenin 31 Mayıs’ında sona eriyor.
UEFA ile yapılan anlaşmaya göre hem yıllık bazda, yani üç yılda belli baremlerde zarar etme imkanınız var, hem de anlaşma süresi olan 3 yıl boyunca total olarak uyulması gereken 2 ayrı zarar seviyesi var.
Bu anlaşma seviyelerine göre; 2016-2019 yılları arasında total olarak tüm futbol faaliyetindeki zararımızın 30 Milyon Euro’yu geçmemesi gerekiyor.
Sezon başında göreve geldiğimizde, iki yıllık zarar toplamı 90 Milyon Euro idi. Yani aradaki 60 Milyon Euro farkı 31 Mayıs’a kadar kapatamadığımız takdirde UEFA yaptırımlarına maruz kalma ve Avrupa’ya gitmeme riskiyle karşı karşıyayız.
Diğer bir deyişle; biz kampanyamızda başarılı olup UEFA’nın şartlarını yerine getirebildiğimiz takdirde Avrupa kupalarına katılma hakkımız doğmuş olacak.
Ne olacak zaten seneye Avrupa’ya gitme ihtimaliniz zaten düşük diye düşünenler olduğunu hissediyorum. Hayır, seneyle alakası yok. Bildiğiniz gibi olası UEFA yaptırımları, Avrupa’ya gitmeye hak kazandığınız sezonlarda uygulanıyor. İnşallah bu sezon da o hakkı ucundan yakalayacağız ama yaptırımla karşı karşıya kalırsanız, önümüzdeki sezon değil Avrupa’ya gitmeye hak kazandığınız sezon bu yaptırımlar uygulanıyor.
Öte yandan Finansal Fair Play şartlarını yerine getirmenin bir avantajı daha var. Bizim için çok önemli. Önümüzdeki transfer sezonunda manevralarımız, hareket alanımız ciddi anlamda genişleyecektir. Bunu sağlayabildiğimiz takdirde de yani cephaneliğimizi güçlendirdiğimiz zaman, gelecek sezon zirve mücadelesinde iddialı bir takımı kurmamızı ve şampiyonluğa ulaşmamızı daha mümkün kılacak.
Sevgili Fenerbahçeliler, vefakar Fenerbahçeliler; işte tüm bu nedenlerden ötürü; “vefa ve fedakârlıkların en büyüğünü hak eden Fenerbahçe’dir” diyerek yeni bir tarihi yazmak ve hep birlikte omuz omuza bir mücadeleye başlamak, bugün Fenerbahçe için bir zorunluluk haline gelmiştir.
Fenerbahçe’nin yükünü sırtlamak için başlattığımız bu seferberlikte, şimdi 7’den 70’e ellerimizi hep birlikte taşın altına koymamız gerekiyor!
Biz, Türk spor tarihinde bugüne kadar görülmemiş bir hibe yaparak seçim sürecinde vadettiklerimizi yukarıda da söylediğim gibi gerçekleştirdik. Biz sözümüzü tuttuk. Şimdi sıra büyük camiamızda. Fenerbahçe için çorbada hepimizin tuzunun olması, hep birlikte tek vücut hareket etmemizin tam zamanı!
Kampanyamıza nasıl katılacağınızı, katılacaksanız sizlerden neler beklediğimizi, nelere dikkat etmek gerektiğini kısaca anlatmak istiyorum. Kampanyamıza hep yurt içinden hem de yurt dışından katılmanız mümkün. Aylardır kurguladığımız şey, kampanyaya katılımın kolaylığı. Kampanyamıza dört ayrı şekilde katılmanız mümkün. Fenerbahçe’nin web sitesine gideceksiniz, www.fenerbahce.org’a ve orada ‘Fenerol’ sayfasını açacaksınız. O sayfada önünüze 4 seçenek çıkacak. Bu seçeneklerden bir tanesi kredi kartı. Kredi kartı yoluyla istediğiniz miktarı, meblağı bağışlayabilirsiniz. Burada dikkat çekmek istediğim en önemli unsur, bunu sürekli kılabilirsiniz. Her ay kredi kartınızdan 10 TL, 50 TL, 100 TL, 500 TL, 1000 TL, ne demek istiyorsanız, bütçenizin yettiği kadar kredi kartınıza talimat verdiğiniz takdirde bankanız Fenerbahçe Spor Kulübü’ne bu bedeli geçirecektir. Burada en önemli nokta, düzenli ödeme talimatı verdiğiniz takdirde, verdiğiniz tutar toplam tutarın kredi kartınızda bloke edilmeyecektir. Bunu önemle söylemek istiyorum.
Diğer bir yöntem de beş banka üzerinden EFT ve havale gönderebilirsiniz. İkinci alternatifte, internet sitemizde de göreceğiniz üzere, beş banka bulunuyor. Beş bankadan birine internet bankacılığı, mobil bankacılıkla direkt bankanıza uğrayarak havalelerde bulunabilirsiniz. Burada bir konuya daha dikkat çekmek istiyorum, buradan yapacağınız hiçbir işlem için masraf ödemeyeceksiniz. Yurt dışındaki Fenerbahçe sevdalıları için de şunu ifade etmek istiyorum; sizler de kredi kartınızla yani ilk yöntemdeki gibi destekte bulunabilirsiniz. Aynı şekilde Türkiye’deki bir bankayı kullanmak istemiyorsanız, yine “Fener ol” sayfasında yurt dışındaki bir bankaya ücretsiz havalede bulunabilirsiniz.
Üçüncü yöntem yani SMS yöntemi ise en kolayı. Burada üç mobil operatörü de kullanabilirsiniz. İki mobil operatörde yapacağınız işlemler tamamen ücretsizdir. Birinde de çok cüzi bir ücret söz konusudur. “Fenerol” yazıp göndermeniz halinde, burada yazılım gereği meblağlarla oynayamıyorsunuz, 20 TL destekte bulunabiliyorsunuz. Çok fazla destekte bulunmak istiyorsanız, birden fazla, istediğiniz kadar SMS yollayabilirsiniz.
Son yöntemde ise, PTT yoluyla Fenerbahçe Spor Kulübü’nün 1907 numaralı posta çek hesabına desteğinizi gönderebilirsiniz. Bunun için size de kolaylık olması açısından kampanya sayfamızda bulunduğunuz noktaya en yakın PTT şubelerinin olduğu haritayı da bulabileceksiniz. Dolayısıyla tekrar ediyorum. Yurt içinden 4 yöntemle yurt dışından ise iki yöntemle kampanyamıza destek sağlayabilirsiniz. Sizden bir şey daha rica edeceğiz. Kampanyada, sayfasında da göreceksiniz, kişisel bilgilerinizin paylaşımı ile ilgili bir kanun var. Bu kanun kapsamında bize izin vermeniz gerekiyor. Üç kutu göreceksiniz. İşlemi yapabilmek için iki kutuyu seçmekte mecbursunuz. Üçüncüsü size kalmış. Üçüncüsü bizim için önemli. Çünkü ileride kampanyamızla ilgili yapacağımız ve kampanyaya yaptığı destek tutarından bağımsız olarak herkesin eşit muamele göreceği bir Fenerbahçe tarihine kazanacak geliştirdiğimiz ve şu an açıklamayacağımız yerlerde sizlerin de adının geçmesini istediğiniz takdirde bize bu müsadeyi kanunen vermek zorundasınız. Yani biz sizden almak zorundayız. Siz hiçbir şey yapmak zorunda değilsiniz. Ama eminim bu kampanyaya destek olacak herkes de kendi adını Fenerbahçe’nin tarihinin altın sayfalarına yazdırmak isteyecektir.
Yöntemlerden sonra birkaç konuya daha dikkat çekmek istiyorum. Seçim döneminde, Fenerbahçe’nin mali kurtuluş savaşı, bir seferberlik ruhu, topyekun hareket, çorbada herkesin tuzu olsun, karıncalar gibi tek tek taşları üst üste koyarak inşa edeceğimizi söyledim. Benim seçim kampanyasından seçilerek yapılmış videoda, bunların tesadüf olmadığını, bu kampanyanın nasıl evvelden kurgulandığını ve sizlerden o dönemde seçildiğim takdirde şu an ise başkanınız olarak; nasıl destek istediğimi ve hep beraber neler yapmamız gerektiğini ifade etmiştim. Bugün bu noktaya geldiğimiz için sevinçliyim, böyle bir kampanya yapacağımız da bir sözdü, bu sözü de tutmaktan dolayı memnunum. Dolayısıyla sizden ricam kampanyanın çarpan etkisini arttırabilmek için destek olmakla yetinmeyin ve etrafınızı kamçılayın, teşvik edin. Dün ve evvelsi gün bir polis memuru arkadaştan mektup aldım. Küçücük oğlu kampanyaya katılsın diye başının etini yemiş. Mektupta da yazıyor. İçine de parayı koymuş ve yollamış. Bizim size bahsettiğim kampanyaya katılma şekilleri dışında ne telefonla ne nakitle yaptığımız hiçbir şey yok.
Geçenlerde bir konuyla karşı karşıya kaldık. Bir kongre üyemiz 20 bin liralık bir destekte bulunmuş. Sonra kampanya başlamadı ve ben nereye destekte bulundum diye farkına varmış. Allah ondan razı olsun. Onun sayesinde çok büyük bir dolandırıcılık teşebbüsünü çökerttik. Kendisi bize bilgi verdi. Kendisiyle telefonda temasa geçmişler. Biz kimseyi telefonla aramıyoruz. İkna etmişler. İyi ki de ikna etmişler çünkü onun sayesinde geçen Cuma günü bu kişilerin, inşallah ceza çekeceklerdir, kötü emellerini çökerttik. Burada da hem denetim grubumuzdaki arkadaşların müthiş çalışmasından dolayı hem de İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne ne kadar teşekkür etsem azdır. Onlar da konuyu çok ciddi bir şekilde hassas ve titizlikle ele aldılar. Hem muhtemelen büyük bir yolsuzluk operasyonunu engellediler hem de ileride buna teşebbüs edecek insanların da korkmasını sağladıklarını düşünüyorum. Bu mukabil nakitle yok dedim ama bize mektuplar yağıyor. Küçük çocuklardan, taraftarlardan, kumbarasını biriktirenlerden, sınıf arkadaşlarından… Mektupların içine para konuyor. Bunları tabii ki kabul ediyoruz. Bizim için çok değerli. Kulübümüze gelerek nakit vermek isteyenler oluyor. Onu da kabul ediyoruz. Birkaç senedir devam eden ve sahte forma satışı ile telefondan satış yapan, defalarca Fenerium’un böyle satışları olmadığını ifade etmemize rağmen bu yolsuzluk yapılıyordu. Burada da geçen Cuma yaşadığımızın bir mihenk taşı olduğunu düşünüyorum.
Bu kampanya lafları kamuoyunda döndüğünden beri çok enteresan mektuplar alıyorum. Tüylerimi diken diken eden, umut veren, motive eden, şevklendiren pek çok mektup aldım. Bağışlar aldık, birebir konuştuğumuz insanlardan destek aldık. Destek mesajları aldık. Tek tük de olsa başka takım taraftarlarından destekler, mektuplar aldık, mesajlar aldık. Görüyorum ki az önce de size ifade ettiğim gibi 7’den 70’ yapalım bu işi diyorum ama zaten kartopu yuvarlanmaya başlamış. İnşallah yuvarlandıkça da büyüyerek çok daha büyük noktalara gelerek biz de hep beraber tarih yazacağız.
Şimdi de gelelim kampanyamıza olumsuz bakan, küçümseyen, camia içi ve camia dışı kesimlerden sunulan argümanlar bunlara da birkaç dakika değinmek istiyorum. bu kişiler, kesimler ne derseniz deyin bazen televizyon programlarında bazen köşe yazılarında tabii televizyon programları ve köşe yazıları derken şunu ifade etmeliyim; televizyonlarda ve köşe yazılarında da bizi çok ama çok destekleyen kişiler de oluyor ve onları ayırt ediyorum. Ancak kampanyamızı zayıflatmak, küçümsemek, vizyonsuzluk demek tarzında bazı konulara, kişilere, iddialara, zaman zaman fitnelere muhatap kalıyoruz. Bunu da gayet normal karşılıyorum. İlerleyen süreçlerde de bunun artarak devam edeceğinden de hiç ama hiç şüphemiz yok. Öncelikle Fenerbahçe’yi asla küçümsemeyin. 3 Temmuz’da Fenerbahçe’de o hain saldırıda dönemin savcısı 2 ay sonra unutulur demişti. O da Fenerbahçe’yi küçümseme hatasında bulunmuştu. Bunu hiç tavsiye etmiyorum. Ne gibi konularda kampanyamızla ilgili olumsuz görüşler bildiriliyor? Samimi her türlü görüşe de, eleştiriye de razıyım. Mesela bunlardan bir tanesi, ‘daha evvel yapıldı, başarılı olunamadı, siz bunu niye yapıyorsunuz?’ Nitekim az önce ifade ettim, bizimkisi farklı olacak. ‘Diğer kulüpler de sıkıntıda onlar yapmıyorlar’ gibi argümanlar sunuluyor. Yapmıyorlar ama yaptılar, denediler. Nasıl netice aldıklarını bilmiyorum ama daha evvel denediler. Belki ileride bir daha denerler. ‘Veririm ama nereye kullanılacak bilmek istiyorum.’ Nerede kullanılacak biliyor musunuz, çok sevdiğiniz Fenerbahçe’ye kullanılacak. Ya da benzer şekilde, ‘Sportif Direktöre de vs.’ transferleri bahane gösteren… Evet, bu sene ya da puan durumumuzu söyleyen. Evet, bu sene transferlerimiz istediğimiz gibi olmadı, puan durumumuz da hiç arzu etmediğimiz bir noktadayız. Ama transferlerimiz beklentimizin ötesinde de iyi çıksaydı, puan durumunda da iyi noktada olsaydık, zannediyor musunuz ki bu kampanyayı yapmak zorunda değildik. Dolayısıyla bu tarz argümanlarda bulunanlar, bu argümanların kanaat önderliğini yapanlar aslında 3 Temmuz döneminde de kulübün yanında durmayan, kulübünü savunmayan hatta imalı sözlerde bulunan aynı kesimler ve aynı kişilerdi. Bunlara teşekkür ediyorum, çünkü siz bizi sadece kamçılıyorsunuz. Siz sadece o eşi benzeri olmayan Fenerbahçe aidiyet duygusuna yakıt veriyorsunuz. Allah sizden razı olsun. Beni hedef alanlar var; ‘bu ne kadar vizyonsuzluk. Böyle vizyonsuzluk mu olur’ diye. Benim kampanyam boyunca çizdiğim stratejinin az önce de ifade ettiğim gibi temel ayaklarından bir tanesi buydu. Kimsenin bu işin içinden kendi başına çıkamayacağını, sihirli değnek sahibi olmadığını, önce fedakarlıkları bizim yapacağını sonra da camiamızla omuz omuza vererek bu mücadeleyi vereceğimizi söylemiştim. İnşallah da öyle olacak. Çalışanlarla ilgili fitne üretenler; yok efendim çalışanlara zorla kağıtlar imzalatıyormuşuz vs. Yok öyle bir şey, kimseye zorla bir şey yapmıyoruz. Ama biz Fenerbahçe Yönetim Kurulu olarak, Fenerbahçe’nin ekmeğini yiyen çalışanlar olarak, Fenerbahçe’nin sözleşmeli sporcuları olarak dışarıdan destek isterken tabii ki bizim de çorbada tuzumuz olacak. Bu bağlamda hem yönetim kurulumuzun hem sporcularımızın hem de çalışanlarımızın kampanyaya destekleri var, gelişiyor, çoğalıyor. Şunu da söylemek istiyorum, her üç kesim bazında söyleyeceğim; kimse kimin ne verdiğini, kim verdi ya da kim vermedi, bunu hiç kimse bilmiyor, ben dahil. İnsan Kaynakları departmanımızda iki kişi bu verileri tutuyorlar. Hiç kimsenin de bir mecburiyeti yok. Ama biz dışarıya çıkacaksak önce kendi içimizde, kendi mahallemizde de destek olmamız lazım.
Geçen hafta menajer ücretleriyle ilgili bir haber çıktı, daha doğrusu Türkiye Futbol Federasyonumuz böyle bir açıklama yaptı. Ve bir baktık ki bu senenin menajer ücretlerinin yüzde 53’ünü Fenerbahçe. Hemen bunun üstüne de atladılar; ‘Yok efendim Fenerbahçe her yere para saçıyor’ diye. Diyemediler ki, koskoca Süper Lig’in menajer ücretlerinin yüzde 53’ünü Fenerbahçe’nin karşılaşması hayatın olağan akışına aykırıdır. Hiç demediler ki, Fenerbahçe’ye helal olsun kuruşu kuruşuna menajer ödemelerini açıklıyor. Hiç demediler ki, hiç sormadılar; bu menajer ücretlerinin ne kadarı, bu sene transfer edilen oyuncuların ne kadarı kadromuzda hali hazırda bulunan, hali hazırda dediğim zaman da eski yönetimi suçluyorum dediler ama hayır, futbolcular kontrat süresi boyunca her sene menajerlik ücreti ödenir. Dolayısıyla yeni oyunculara da, eski oyunculara da ödenir. Ama şunu söylemek istiyorum; orada çıkan bedelin 2 buçuk milyon küsur bedelin sadece 700 bin küsuru bu sene transfer ettiğimiz oyuncuların menajerlik ücretleri, gerisi kadromuzda bulunan hak edişlerin kontratlar çerçevesinde ödenmesi. Ama o kadar hazır ki bu kesimler bu vagona atlamaya, bizi küçümsemeye, aşağılamaya, direkt beni hedef almaya bilhassa beni hedef almaya. Ama yapacak bir şey yok. Dediğim gibi bu iş bizi kamçılıyor ve az önce de ifade ettiğim gibi detaylarını ortaya koyduğum, kesinlikle bizden sebebiyet vermediğim bu tablodan kurtulmaya çalışmamız, bu çabaları sarf etmemiz, bu mücadeleyi kazanmamıza taş koyan, köstek olan, nifak sokmaya çalışan insanlar kendi içimizde, kendi camiamızın içindeki insanların merak ediyorum, amaçları nedir diye. Sonuçta bize yaptığınız her saldırı Fenerbahçe’ye yapılan saldırı, biz burada olduğumuz müddetçe. Bizler elimizden geldiğince içinde bulunduğumuz bu sıkıntıdan çıkabilmek için var gücümüzle çalışıyoruz.
Fenerbahçe Spor Kulübü’nün samimi taraftarları satır aralarını çok iyi okurlar. Okuyacaklarından hiçbir şüphem yok çünkü bugüne kadar hep okudular. Arkasında aylar süren bir çalışma. Bunu her bir Fenerbahçeliye ulaştırmak için çalışacak binlerce gönüllü. Bu kampanyayı gerçekleştirmek camiamız için zorunluluk haline gelmiştir. Bu zorunluluğun içinde bulunduğumuz sezonla, sportif sonuçlarla uzaktan yakından hiçbir alakası yoktur. Bugün kayıtsız şartsız Fenerbahçe’ye Fener Olma günüdür. Tüm taraftarlarımızdan fenerbahce.org/fenerol’a girip herkesin gücü yettiğince, istediği yöntemle Fenerbahçe’ye destek olmalarını canı gönülden rica ediyoruz, bekliyoruz, umuyoruz.
Teşekkürü hak eden çok fazla kişi var. Yönetim Kurulu Üyelerimiz var; 7 kişi aktif bir şekilde gecesini gündüzüne katarak çalıştı. Burhan Karaçam’ın liderliğinde Erol Bilecik, Tankut Turnaoğlu, Sertaç Komsuoğlu, Nazlı Ercan, Metin Sipahioğlu. Bu arkadaşlar gecesini gündüzüne katarak çalışıyorlar. Keza profesyonellerimiz de gecesini gündüzüne katarak çalıştılar. Dün gece burada sabahlayan, hala burada olan bütün profesyonellerimize teşekkür ediyorum. Destek manasında da bütün çalışanlarımıza, yurt içi ve yurt dışı derneklerimize, 38 şehirde 3000’i aşkın gönüllülerimize, konuya samimi bir şekilde, objektif bir şekilde yaklaşan, gündemde tutan, destek olan medya mensuplarına ve kuruluşlarına, kampanyamızın yayılması için bize bonkör davranan televizyon kanallarına, radyolara, outdoor billboard şirketlerine, yaratıcı fikirleriyle bizi uçuran, kalıplar dışı yaklaşımlar sergileyen ajanslarımıza ve tabii ki Büyük Fenerbahçe taraftarına sonsuz teşekkürler. İyi ki varsınız.
Sevgili Fenerbahçeliler,
Fenerbahçe’mizin hepimizin sonsuz desteğine ihtiyaç duyduğu bugünler, evlatlarımıza miras bırakacağımız en büyük emanetimiz için elimizi hep birlikte taşın altına koyma günüdür. Kadıköy’de, Bağdat Caddesi’nde Fenerbahçemizin şampiyonluklarını doya doya yaşayabilmek, Türkiye’yi yeniden sarı laciverte boyayabilmek için, gün hep birlikte FENERBAHÇE’YE HAKETTİĞİ VEFAYI GÖSTERME günüdür. Unutmayalım ki, Fenerbahçe ve Fenerbahçelilik, üzüntüsüyle sevinciyle, hayatın ta kendisidir. Fenerbahçeli olmayanların hiçbir zaman anlayamayacağı bir yaşam biçimidir, bir yaşam tarzıdır. Bir duruştur. Bir felsefedir.
GEÇMİŞTE ONLARCA KEZ OLDUĞU GİBİ, GELİN HEP BİRLİKTE FENERBAHÇE VE FENERBAHÇELİLİĞİN NE OLDUĞUNU DOSTA DÜŞMANA BİR KEZ DAHA GÖSTERELİM!
Şimdiden, Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı olarak, milyonlarca Fenerbahçeliye destekleri için şükranlarımı sunuyor, hepinize iyi ki varsınız diyorum! Bu camianın en büyük güvü, sonsuz gücü, tabiiki taraftarıdır. Bu şans her camiaya nasip olmaz. Ve sizlerin her zaman söylediğiniz gibi, binlerce örneğini verdiğiniz gibi; “Siz varken Fenerbahçe yıkılmaz.”