Antalya kampından gerçekleştirilen canlı bağlantıda Ersun Yanal, kamp dönemi, transfer gündemi, kadro dışı oyuncuların affedilmesi ve hedeflere ilişkin konularda açıklamalarda bulundu.
Yanal şunları söyledi:
“İnanmayı çok kullandık. Neden inanmayı çok kullandık. Çünkü Fenerbahçe’nin gücüne, büyüklüğüne inanıyoruz. Camianın, taraftarın büyüklüğüne inanıyoruz. Fenerbahçe’yi yönetenlerin karizmasına inanıyoruz. Büyük bir inanca, güce sahip olduğumuza inanıyoruz. Fenerbahçe, Türkiye’nin en büyük sivil toplum örgütüdür.
Herkes, beklediği Fenerbahçe’nin gücünü hissedecek. Ortalama 38 bin taraftar takımı desteklemiş. Türkiye liglerinin en büyük ortalaması. Fenerbahçe’nin gücü, tutkusu buradan başlıyor. Bu gücü biliyoruz. Onun sorumluluklarını, karşılıklarını, yapmamız gerekenleri, ortaya koyacağımız performansla vereceğiz. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.
Fenerbahçe taraftarının beklediği mücadelenin içerisinde olacağız. İkinci yarı bambaşka bir mücadele, Fenerbahçe’ye yakışan bir mücadeleyi göstereceğiz. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.
Herkes potansiyelini ortaya koyması halinde, herkes son ana kadar oyunu bırakmayacak. Her alanda taraftarın beklediği coşkulu oyunu görmek istediğini oyuncu bilecek. Bütün oyuncularımız kazanma arzusunu kabul ettiren, futbolun kendi kuralları içerisinde, ortaya koyacağı tavır kazanmanın ötesine geçiyor. Fenerbahçe camiası bu tavrı görmek istiyor. Fenerbahçe tavrı bir kimliktir. Herkesin bu bilgiyle sahaya çıkıp oynamasını istiyoruz. Böyle bir duygudaki Fenerbahçe’yi izlemelerini istiyoruz.Bazen maçı kazanmak için durdurmak, coşturmak elbetteki gerekli. Fenerbahçe oyuncusunun genel tavrı, bütün taraftarın camianın beklediği iştahtaki bir Fenerbahçe’dir. Bu duyguyu vermelerini istiyorum.
Fenerbahçe tavrı her zaman kazanmaya yöneliktir. Asla şikayetle büyüklüğünü örtmeye çalışmayan, bunu her defasında rakibe ve kendisene saygı duyulacak şekilde ortaya koymalı. Bizim arkamızdaki kurallar bunu yazıyor. Altındaki bu büyüklüğü dolduran değerler bize bunu söylüyor. Asla hiçbir şeden şikayet etmeden bir takım yaratmak istiyoruz. Bu takımın büyük çoğunluğu bizde var zaten. Uzun vadeli planlar içerisinde Fenerbahçe değerlerine sahip çıkacak oyuncularla bütünleşmek en büyük temennimiz.
Bu oyuncuların hepsi çocukken yaptıkları oyunu bugün iş olarak yapıyor. Bundan daha heyecanlı bir iş olmaması gerek. Türkiye’deki şartalrı göz önünde bulunduracak olursak, önemli bir misyonu temsil eden bir takımdan bahsediyoruz. Bunun içinde olmak ayrı bir ayrıcalıktır.
Her kampın zorlukları vardır. “Evet zorlu bir kamp dönemi geçirdik” derler. Ancak biz beceremediklerimizi, ortaya koyamadıklarımızı, ortaya koymanın gerekliliklerini anlayacağımız bir kamp olacak. Bunu yapmak zorundayız. Bu bir sorumluluk. Burası ait olunacak bir mecradır. Bunun için her türlü fedekarlığı saha içerisinde yapmalılar. Bir duygu ve sevgi bütünlüğünde bunu gerçekleştirebilirsiniz. Biz de bunu yapmak için buradayız.
Fenerbahçe’nin kupa ve Avrupa yarışlarından da geride kalması söz konusu değil. Sıralamamızdaki yerimiz konusunda tartışmalar yaratılabilir. Fenerbahçe’nin olması gereken yer, zirvedeki takımlardan bir tanesidir. Fenerbahçe 2. yarı bugün zirvede görünen takımların birçoğunu geçmiş olmalı, hatta zirvede olmalıdır.
Fenerbahçe’nin misyonunda bu var. Fenerbahçe’nin hedefi Türkiye Kupası’nı almak, ligde şampiyon olmak, Avrupa Kupası’nı kazanmak olmalıdır. Biz elbetteki her maçı kazanmak zorundayız. Fenerbahçe, hangi oyunu oynarsa oynasın kazanmak için oynar. Kendi değerlerine sahip çıkarak bunu yapmalıdır.
Biz arkamızla çok ilgilenmeyeceğiz. Yetenekli ve becerekli bir çok kişiyi bir araya toplayabilirsiniz. Bu başarı gelecek demek değildir. Önemli bir buluşma noktası yaratmaktır. Bizim böyle şeyi ihtiyacımız var. Başkanımız Ali Koç’u tartışmaya gerek yok. Onun misyonunu herkes çok iyi biliyor. Koç ailesinin gücü ortada. Bu güçlerin birleştiğini düşündüğünüzde, bunu ekonomik olarak düşünmeyin. Sosyolojik olarak, Fenerbahçe’nin ortaya koyduğu değerlerin inanılmaz öne hamle gücü yaratıyor. Öncelikle bu gücü anlamak ve bu güce enerjiyle katılmak işin püf noktasıdır. Bu gücün farkındayım ve diğerlerine aktarmaya çalışıyorum. Bütün bunların hepsi bize büyük sorumluluk yüklüyor. Bu sorumlulukların altından kalkacak bir ekiple çalışıyoruz. Bunu başarmak için her gün her dakika iyi konsantre olarak işimizi iyi yapmaya çalışıyoruz.”